• DOLAR 32.381
  • EURO 35.066
  • ALTIN 2324.96
  • ...
BEYAZLARIN HUKUKU!..
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

■ MUSTAFA KARAKAŞ / DOĞRUHABER

Anayasa Mahkemesi yine ‘kişiye göre hukuk` dedirtti. 367 garabeti ile güvenirliliğine halel gelen Yüksek Mahkeme, Cumhuriyet Gazetesi yazarı Can Dündar ile gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül`ün tahliyesine karar verdi. Kamuoyunda tartışmalara neden olan bu karar, Anayasa Mahkemesi`nin ‘adamına göre hukuk` uyguladığı yorumlarına neden oldu

BEYAZLARIN HUKUKU

2010 referandumu ile kişinin devlet karşısında daha fazla haklar elde etmesi için Anayasa Mahkemesi`ne verilen bireysel başvuru hakkından, nedense referandumda anayasa değişikliğine ‘hayır` diyen kesimler faydalanırken, İslami kesimler bu haktan faydalanamıyor. 90`lı yıllarda İslami çalışmalarından dolayı gözaltına alınan ve ağır işkencelerden geçirilerek haklarındaki suçlamaları kabule zorlanan yüzlerce dindar bu haklardan faydalanamıyor.

DİJİTAL VERİ BALYOZCU İÇİN DELİL DEĞİL; AMA DİNDAR MAHKÛMLAR İÇİN DELİL

Ergenekon ve Balyoz davalarında dijital verilerin delil sayılamayacağına hükmeden Yüksek Mahkeme; her nedense 90`lı yıllarda Hizbullah mensubu oldukları gerekçesiyle dindar insanlara karşı başlatılan cadı avına delil olarak gösterilen dijital veriler ile ilgili bir işlem yapmadı. Konu ile ilgili Anayasa Mahkemesi`ne  yapılan 200`ü aşkın bireysel başvuru, 23 Eylül 2012 tarihinden sonra kesinleşen işlemler ve kararları kapsadığı gerekçesiyle süre bakımından reddedildi. Bu noktada siyasi iradenin ülkenin en karanlık ve acılı yılları olan 90`lı yılları kapsam dışı bırakıcı bir zaman sınırlamasına gitmesi de adalete ve hakkaniyete uygun bulunmadı. Oysa onlarca yıldır cezaevinde olan yüzlerce Hizbullah tutuklusu hakkındaki en somut delil olarak kabul edilen dijital veriler, pek çok insanın hukukunun çiğnenmesine neden olmuştur. Balyoz ve Ergenekon sanıkları için delilden sayılmayan dijital verilerin Hizbullah mensubu oldukları gerekçesiyle tutuklananlar için, hâlâ delil olarak kabul görmesi hiçbir şekilde hukuki ve adalete uygun görülmedi.

HASTA MAHKÛMLAR ADALET BEKLİYOR

Anadolu Federe İslam Devleti lideri olmakla suçlanan Metin Kaplan için de Anayasa Mahkemesi`nin harekete geçtiği görülmedi. Kanser hastası olan Metin Kaplan, 28 Şubat sürecinde gözaltına alınmış ve medya linçine maruz kalmıştı. 28 Şubat sürecinin kurbanlarından olan Kaplan`ın dosyası yeniden görüşülmediği gibi hastalığından dolayı tahliye olması da sağlanamamıştı. Benzer bir durumda olan ve yıllardır tahliye olmayı bekleyen Hepatit B ve Delta Süper Enfeksiyonu hastası Yasin Demir`in hukuktan faydalanması için bir yerlere göbek bağı ile bağlı olması mı gerekiyor? Ergenekon, Balyoz, Şike, Casusluk davasından yargılanan ‘Beyaz Türkler` söz konusu olduğunda hukuka takla attıran kesimlerin, Müslüman tutuklular hakkında kör, sağır, dilsiz kesildiği gözlerden kaçmıyor.

BASIN HİZBULLAH SANIKLARI İÇİN NEDEN HİÇ KONUŞMADI?

Başka dosyalarda Anayasa Mahkemesi`ne bireysel başvuruda bulunduğunda bir yıldan fazla bir süre beklenildiğini ifade eden Avukat Kaya Kartal, “ Aynı konu ile alakalı bizim de yaptığımız bazı başvurular var. Bizim başvurular bir-bir buçuk yıl sürüyor. Ama kamuoyunda popüler bazı kişiler için 3 ayda sonuç çıkabiliyor. Burada kararın içeriği ne kadar adil olursa olsun, usul bakımından adil olmadığı kesindir. Tabi bu durum insanları rahatsız ediyor. Hizbullah davasındaki sanıkların 11 yıl cezaevinde tutulmasını hiç dillendirmeyen basın, tahliye edilmelerini çok dert etti. Bu insanların 11-12 yıl cezaevinde hukuksuz bir biçimde tutulmasını neden hiç konuşmadılar?” cümleleri ile çelişkinin altını çizdi.

HİZBULLAH DOSYALARI RET EDİLİYOR

Bir kısım dosyalarda hukukun kişiye, gruba göre şekil aldığını; hâkimlerin, savcıların ve polisin de dosya ve gruba göre tavır aldığını belirten avukat Mirhan Özbekli, Hizbullah tutuklularının yüzde doksan dokuzunun dijital verilerden ceza aldığını; Hizbullah üyesi olduğu iddiası ile ceza alan 200`ün üzerinde dosyanın Anayasa Mahkemesi tarafından esasına girilmeden usulen reddedildiğini ifade etti.

ADRESE TESLİM KARAR

Can Dündar dosyasında Anayasa Mahkemesi`nin kararının kişiye göre adrese teslim bir karar olduğunu düşündüğünü söyleyen Avukat Okan Kadir Bektaşoğlu ise Yüksek Mahkeme`nin herkese aynı hassasiyeti göstermediğini ifade ederek şöyle konuştu: “Herkes için aynı hassasiyeti gösterse zaten sorun olmayacak. Ama vermiş olduğu karar ortada. Şunu da söyleyebiliriz; Mahkemelerde, iddianamelerin hazırlanması, değerlendirilmesi çok uzun sürede yapılıyor. Tahliye edilenlerin seri bir şekilde duruşma günleri belli olsaydı belki bu karar bu şekilde çıkmazdı. Ama 92 günü Anayasa Mahkemesi hak ihlali olarak gördü. Peki, yıllarca yatan Müslümanların uğradığı hak ihlali? Bunlara kimse değinmiyor. Haklı olanın hakkının teslim edilmesi gerekiyor”

Bu haberler de ilginizi çekebilir